Sancısız Doğum Mu Olurmuş?


     Sancılar yalancı sancı ve gerçek sancı olarak ikiye ayrılır. Doğumuma bir hafta kala ara ara sancım oldu. Yalancı sancılarım arada bir beni yoklayıp gitti. Kısa sürüyordu zaten, o yüzden hiç panik yapmadım. Kayınvalidem benden daha çok panik yapıyordu açıkçası. Neyse, gelelim en önemli kısma. Asıl sancılarımın başlamasına geldik...

     Çarşamba akşamıydı. O akşam kayınvalidemde dizimizi izliyorduk ve ara ara sancım geliyordu. Çok fazla önemsemiyordum şimdi geçer diye. Eşim işten gelmişti, yorgundu ve uyuyordu. Saat on ikiye geliyordu. Kayınvalidem de yattı. " Gece falan bir şey olursa beni uyandır." dedi. Saat on iki buçuğa geliyordu. Artık beş dakikada bir sancım gelmeye başlamıştı. Evin içinde dolaşıyordum. Bir o koltuğa bir bu koltuğa kendimi atıyordum. Minderlere falan sarılıyordum. "Heh şimdi geçti." derken tekrar başlıyordu sancım. 

     Kafayı yemek üzereydim. Sancımla konuşuyordum adeta. "Nolur gelme, nolur gelme, dayanamıyorum artık." diyordum. Bazen koltuklara gömülüyor, bazen dolaşıyordum. Biraz yatayım belki geçer dedim. Nerdeee? Yatağıma uzanırkenden tekrar sancım geldi. Biraz daha dolaştım. Sıcak su rahatlatır diye düşündüm, duş aldım. Gerçekten de sıcak su rahatlatmıştı. Ama daha ne kadar suyun altında kalabilirdim ki? 

     Saatler geçiyordu ve sancım hâlâ devam ediyordu. Beş dakikada bir kendini gösteriyordu. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Önce kayınvalidemi uyandırdım. O da eşimi uyandırdı. Eşim şaşkın şaşkın olan biteni anlamaya çalışıyordu. Hemen hazırlandık. Zaten doğum çantam falan hepsi hazırdı. Saat beş olmuştu. Bir aile dostumuzu aradık ve hastaneye gitmek üzere yola çıktık. İlçede oturuyorduk ve hastane hemen hemen bir saat sürüyordu. Yolda giderken de sancım devam ediyordu. Beş dakika iyiydim ve sonraki beş dakika kötüydüm. Eşim önde, kayınvalidem ve ben arkada oturuyorduk. Her sancım geldiğinde eşim arkaya dönüyor, beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Eşim ve aile dostumuz onlar da panik olmuşlardı. Açıkçası herkeste bir panik havası vardı. " Ya hastaneye yetişemeden doğum olursa, ne yaparız." diye düşünüyorlardı büyük ihtimalle. Çünkü ben öyle düşünüyordum ve onların da ona benzer şeyler düşündüğünden neredeyse emindim. Kimse dile getirmiyordu tabii. Sabaha karşı olduğundan yollar bomboştu. Alabildiğine gidiyorduk. 

     Her beş dakikada bir gelen sancıyla, yaklaşık 50 dakika sonra hastanedeydik. Birkaç dakika içinde doğum salonunu bulduk. İşlemlerim başlatıldı. Saat altı olmuştu. İşlemlerim yapılırken devamlı yürümemi söylediler. Kocaman kocaman adım atmamı istedi, ebe hanım. Kocaman adım atmayı bırak, kılımı kıpırdatacak halim kalmamıştı. İsteneni elimden geldiğince yapmaya çalıştım. Beni sürekli yürütüyorlardı. Bir de otur kalk gibi hareketler yaptırıyorlardı. Yan odadan oyun havası sesleri geliyordu. Bana da isteyip istemediğimi sordular. Açıkçası bu sancıyla, bir de oyun havası çekemezdim, istemedim haliyle. 

     Uykusuzluğa asla dayanamazdım. O gece sabaha kadar sancı çekmiştim ve çekmeye de devam ediyordum. Her sancım geldiğinde derin nefes alıp, ıkınmamı söylediler. İkisini aynı anda yapamıyordum, nefesimi kontrol edemiyordum. Öleceğim sandım. Bir yandan ıkınıyor, bir yandan da başımdaki ebe ve stajyerlere yalvarıyordum. "Çok uykum var. Devam edemiycem.  Nolur, bırakın da uyuyayım." diyordum. " Yapamıyorum, lütfen yardım edin." diye sızlanıyordum. Doğum aşamam ebelere yalvarmakla, sızlanmakla geçti diyebilirim. Ses tellerim kurumuştu adeta. Arada su içip, sızlanmaya devam ediyordum. 

     Artık sancılarım daha da sıklaşmıştı. Üç dakikada bir sancım geliyordu. Ebeler az daha dayanmamı, az kaldığını söylüyorlardı. 

     Yazıma burada ara vereyim. Arkası yarın tadında. Yarın devam ederim. Küçük bir dipnot: Hamileliğim gerçekten çok rahat bir şekilde geçti. Doğum biraz zorladı. Ama ebeler falan normal olduğunu söylediler. Şimdi ben burada anlatıyorum ya, şöyle oldu böyle oldu diye, bunlar sizi korkutmasın. Benim böyle oldu diye, sizin de aynısı olacak değil ya. Hem aynısı olsa da olur. O acıların sonunda küçük, tatlış bir can doğuyor. Ne kadar zor geçerse geçsin, "mutlu son"u düşünün ve motive olun. Sabrın sonu selamettir. 

     Yazımı burada bitiriyorum. Yarın devam edeceğim. Dilerim, isteyen herkes evlat sahibi olur...
   
     Bir sonraki yazıma kadar 

     Merakta kalın...

   Hoşçakalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bebeğim Kaç Haftalıktı?

Doğum Çantasında Olması Gerekenler